gundem

Japonya'daki PKK Yapılanması Sorunu

Erkan Dursun




Son zamanlarda özellikle sosyal medya üzerinde, Japonya'daki PKK etkinlikleriyle ilgili birçok haber içeriğine denk gelmişsinizdir. Gerçeği nedir ve Japonya'da tam olarak amaçlanan nedir diye sormuş da olabilirsiniz. Sorunu ortaya çıkarıp insanları bilinçlendiren, muezza'ya borcumuz büyük! Gelişmeler için kendisini Twitterda(@muezzatheneko) takip etmenizi öneriyorum.

 

İlk olarak Japon toplumunu tanımamız gerekiyor. Eski Japon kültürü kolektif anlayışa sahip ve oldukça insani duyguları bastıran bir yapıya sahiptir. Dinginlik ön plandadır ve aynı zamanda militarist bir yönleri de mevcuttur. Fakat İkinci Dünya Savaşındaki kayıbından sonra bu kültürde ilginç değişimler yaşandı. Bazı yönler muhafaza edilirken bazı yönlerini tamamen değiştirdiler. Savaş sonrası mültecilere karşı tutum sağ fraksiyon pek istemese de sol fraksiyon tarafından baskılandı ve çok fazla anlayış göstermeye başladılar. Çalışma hayatları ağırlaştı fakat düzen koruyuculuklarını devam ettirdiler. Japon halkı, Türkiye’yi pek tanımasa dahi genel olarak ilişkilerimiz her zaman iyi seviyedeydi denilebilir. Japonya ile karşılıklı bulunan vize anlaşmamızın sonucu 3 ay vizesiz seyahat hakkımız bulunmaktadır.

Terör örgütü pkk üyeleri tam da bu vizesiz ziyaretten yararlanarak Japonya’ya iltica ettiler. Bu suistimalden kaynaklı Japon hükümeti Covid-19 virüsünü bahane ederek 2020 yılında vize anlaşmasını fes etti. Neyse ki dönemin Dış İşleri bakanı problem çözmek için gerekli adımları attı ve anlaşma geri imzalandı.

İlk örgütlenmenin nasıl olduğuna dair bir dijital veri yok elimizde. Net bir delil yok fakat Muezza'nın araştırmasına göre 90'lardan önce "Kürtler'e yardım" adı altında bir bağış toplanıyor ve bu bağış PKK'ya yollanıyor.

1987 yılında yayımlanan "Kurudo no Hoshi" adlı manga serisinde PKK'lı bir teröristin hikayesini anlatılıyor ve örgütün övgüsü yapılıyor. Burada manga yazarını suçlamamak gerekir, çünkü internetin yaygın olmadığı bir dönemde dünyanın diğer ucunda olan ülkede yaşananları bu teröristlerden dinleyerek böyle bir manga serisi yapmış.

 

 

 

Japonya'da bazı mangalarda ve medyada YPG'yi IŞID terör örgütüne karşı savaşan kahraman gibi gösteriyor. Günümüzde ise FETÖ'cu terör örgütü üyeleride bu PKK'lı teröristlere yardım ediyor ve Türkiye'de zulüm gördüğü yalanlarına destek oluyorlar.

Genel olarak Kawaguchi şehrine yerleşiyorlar, sebebi ise basit; hem Tokyo'ya yakın hemde kiralar ucuz. Oraya İlk olarak bir aşiret geliyor ve bunlar ilk olarak yapım, taşımacılık, yıkım gibi fiziksel işleri yapıyor ve bunlarda İlk jenerasyon olarak adlandırılıyor. İkinci jenerasyon ise işleri daha da geliştirdiler. Japon ve yarı-japonlarla evlendiler ve vatandaşlık aldıktan sonra Türkiye’deki akrabalarını getirip iş vizesi aldılar bu sayede nüfusları arttı ve binlerce kişiye ulaştılar. 2005'te 2 kişi deport edildi ve bu kişilerden sonra mültecilere karşı iyice ılıman bir politikaya geçildi özelliklede Kürtlere karşı.

2012'de ise Kürt Japon enstitüsü kuruldu,o zamandan bugüne her yıl PKK sanatçıları getiriliyor ve Öcalan fotoğrafı asılıyor, nevruz gibi etkinlikleriyle kara propaganda. Hatta bu örgüt 2023 depremi için para topladı ama eski başkanları 45 milyon yen yolladıklarını yeni başkanı ise 40 milyon yen yolladıklarını söyledi, tabii ortada fatura yok 5 milyon yen nerede bilen yok, PKK'ya yolladığına dair dedikodular var.

Bu teröristler PKK için para topluyor, iş yerlerinden haraç kesiyorlar. 2017'de Japonya PKK kasası yakalandı ve biraz olsun Japonlar farkına vardılar durumun.

2015 Türkiye’deki yerel seçimlerde bu mülteciler oy kullanmak için (buna nasıl izin veriliyorsa?) Türk konsolosluğuna geldiler ve PKK propagandası yapıp YPG bayrakları açtılar, haliyle arbede yaşandı ve taşlı sopalı kavga çıktı. Tabii bu sığınmacılar yıllarca orada çalışıp şirket kurmuşlar ve kolay şekilde medyayı manipüle edebiliyorlar, "İlk Türkler bize saldırdı" şeklinde algı yarattılar. Fakat ben bu olayı çok değerli buluyorum çünkü Japonya'da böyle toplu kavgalar nadirdir ve iki tarafta Türk pasaportuna sahip ve kavga ettiler. Yavaş yavaş Türk'ün ve PKK'lının farklı olduğunu anlamaya başladılar bu olaydan sonra.

Bu kavga öncesinde bu teröristler eğer iyi bir başarı elde ederlerse "Gururlu, onurlu Kürt" diyerek paylaşır fakat bir suç işlerlerse "Acımasız Türk" olarak paylaşır ve ceplerindeki Türk pasaportunu gösterirlerdi. Bu haliyle imajımızı bozar ve Japon halkının bizi yanlış tanımasına yol açardı. Unutmayın bu teröristler ülkeden gidince kurtulmuş olmuyoruz, oralarda lobi faaliyetleriyle çok ciddi zararlar verebiliyorlar ki tarih boyunca dostumuz olan Japonya'da yapmaya çalıştıkları bunun bir örneği. İşte tam da bu yüzden bu kavga çok değerli çünkü Japonlar ayırt etmeye başladı ve Türkleri karalama kampanyaları yavaşladı.

Sonrasında Kawaguchi şehrinde bazı sorunlar çıktı. Su kanallarının demir mazgaları kayboldu, sokaklarda çöp problemleri ortaya çıktı, yollarda yasadışı modifiyeli araçlar, yüksek sesli müzik dinleyen ve tehlikeli sürüş yapan sürücüler, silahlarla fotoğraf çekinip internette paylaşan garip tipleri gördüler. Bunlar bize normal gelebilir fakat Japonya gibi düzen hastası ülkelerde bunlar çok göze battı. Bunların Kürt olduğunu öğrenen halk ise tepki vermeye başladı.

 

Ishii Takaaki aşırı sağcı ve bağımsız, pek tanınmayan bir yerel gazeteciydi. 2023 Mayıs ayından itibaren 5N1K tarzıyla yaklaştı ve Kürt problemini inceledi. Temmuz ayında ise 2 aşiret büyük bir kavgaya girdi ve hastaneyi bastılar, aşiret üyelerinin yanı sıra Japon güvenlik görevlileri de yaralandı.

 

Bu Ishii beyi çok daha sinirlendirdi ve detaylı araştırmalar yapmaya başladı. Türkiyenin Kürtlere eziyet etmediğini, asıl saldırgan ve suçlu olanın bu teröristlerin olduğunu kendi Web sitesinde detaylıca anlattı. İkiyüzlülükleri ortaya çıkan bu teröristler haliyle tehdit ettiler. Hatta birisi onu polisin yanında öldürüp cesedini torbaya atacağını söylemeye cesaret etti. SJW ekipleri ve bu teröristler sürekli itibar kaybı ve nefret söylemi davaları açmaya başladı ve bundan dolayı davalar için para toplayan Bay Ishii bu teröristler tarafından dilenci olmakla suçlanıp alay edinildi. Bay Ishii'nin SJW ekiplerine karşı bu dik duruşu takdir edilmeli ve davalarda destek çıkılmalı .

Japon halkı Twitterı çok aktif kullanıyor ve bu teröristlere çok fazla tepki vermeye başladı. En son olay geçtiğimiz hafta ise Japonlar "Kürt sığınmacılarını istemiyoruz" diyerek bir yürüyüş düzenledi. Bu Japon tarihinde belirli bir etsiniteye karşı düzenlenen ilk yürüyüş olma ihtimali var, yani problem o kadar büyük.

Bu yürüyüşe karşı toplanan bir grup terörist yürüyüşe katılan Japonlara bağırarak sesini bastırmaya çalıştılar. Kürt-Japon derneği eski başkanı Vakkas Çolak megafonu eline alıp ve şu şekilde bağırdı;

"Japonlar ölün, Japonlar ölün, akıl hastanesine gidin sizi ırkçı hastalar"

"Hastaneye gidin, Hastaneye gidin, akıl hastanesine gidin ırkçılar"

Bu iki cümlede adamın ağzından çıktı diyenler de var, birini söylemedi diyenler de . Durum ne olursa olsun başka bir ülkede o ülkenin tümünü itham etti. Bu sözden sonra 2 gün içerisinde Japonyada Twitterda yarım milyon Tweet atılarak Kürtler TT oldu.

En son gelinen nokta ne diye soruyorsanız bana göre durum çok sıkıntılı. İlk olarak ne kadar Türklerden ayrı görseler bile bu terör grubu Türkiye'den geldi ve bu belli bir noktada sinirleri tırmandırıyor. Ayrıca Japonlar direkt olarak bu teröristlere Kürt diyor yani masum işinde gücünde olan vatandaşlarımızda zarar görüyor. Biran önce Türkiye ile Japonya koordineli şekilde çalışıp bu terör örgütünü engellemeli.

Ayrı bir parantez olarak Diasporanın önemini bir kere daha görmüş olduk. Dünyanın diğer ucunda olan bir ülke dahi olsa orada yaşananları öğrenmeye ihtiyacımız olduğunu ve ülkemizin iddialarını yaymamızın ne denli önemli olduğunu çok net bir şekilde bu sorunda görmüş olduk. Bu konuda muezza'ya binlerce teşekkür borçluyuz, lütfen kendisini twitterdan(@muezzatheneko) takip etmeyi unutmayın.

2024-03-02 Erkan Dursun

Türkler ölüyor

30 yıl önceydi. Çocuktum. Dün gibi dehşeti hatırlıyorum. Televiyzon başında Almanca okunan haber bugün bile kulaklarımda çınlıyor: ‘’Nie wieder’’ (Bir daha asla) diyordu muhabir. Bir daha asla. Ders alındı zannediyordum. Bir daha asla yabancı düşmanlığı yapılmayacaktı, bir daha yuvalar yakılmayacak,...

Harun Reşit Aydın 2024-04-07