strateji

PKK için çember daralıyor

Harun Reşit Aydın




Birkaç gündür Belçika’da olanları vatandaşlarımız şaşkınlıkla izliyor. PKK militanlarının gösterilerinden tutun da Türk vatandaşlarımıza fiili saldırıları, sivil toplum örgütlerinin lokallerini ateşe vermeleri, Türk esnafın dükkanlarını yağmalama gibi birçok ciddi suç içeren hareketlerde bulunan örgüt mensuplarının, Avrupa’nın göbeğinde bu denli çılgınca hareket etmesine belki şu ana kadar anlam verilememiş olabilir. Ancak bunun arkasında yatan çok net nedenler bulunmaktadır.

Elbette Avrupa’nın, özellikle de Batı Avrupa coğrafyasında bulunan ülkelerin, Almanya, Fransa, Belçika, Hollanda, Avusturya, Isviçre ve kısmen de Kuzey Avrupa ülkeleri Finlandiya, Isveç ve Norveç’in, bugün PKK’lı örgüt mensuplarının işlediği suçlar ve hareketlerden dolayı ağır sonuçlarla karşılaşması çok da şaşırtıcı olmamalıdır. Çünkü 80’li yıllardan başlayarak, Türkiye’den terör suçlusu olarak kaçmış ya da örgüt üyesi olan, hakkında soruşturma yürütülen veya daha sonra açılmış, binlerce insanı, insan hakları, demokrasi bahanelerini kullanarak, ülkelerine alıp, siyasi iltica hakkı verdiler. Bu insanların ekseriyetinin hedefi, Avrupa’da daha güzel hayattan ziyade en baştan, Türk adaletinden kaçmak, gittikleri yerde konforlu alanı kullanıp, propaganda yaparak maddiyat sağlamak ve bu sayede yine Türkiye’deki terör faaliyetlerine katkıda bulunmaktı.

Bugün Avrupa’daki siyaset, bürokrasi ve medya, en azından bir kısmı, geçte olsa, sokaklarda cereyan eden kavgalar, hatta cinayetlere bakınca, başka bir coğrafyada gerçekleşen bir toplumsal çatışmayı, Avrupa’nın göbeğine transfer etmenin ne denli tehlikeli olduğunu görmeye başladılar, ancak maalesef iş işten geçmişti. Yıllarca Avrupa’da huzuru sağlayan Türklerin, bu ülkelerin gelişimine emeğiyle büyük katkıda bulunmuş, Avrupa’nın en düzgün entegre olmuş, kanunlara uyan, üçüncü jenerasyonun artık bilfiil ekonominin, siyasetin ve bürokrasinin içinde bulunduğu gerçekleri karşısında, bu denli ötekileştirilmesi, düşmanlaştırılması ve bir taraftan da PKK gibi terör örgütlerinin hedefi haline getirmek, sadece siyasi ön görüsüzlük olarak açıklanamaz. Bunun içinde birçok istihbari faaliyetin de barındığı aşikar, ancak bu arka planını daha sonra başka yazımda sizlerle inşallah paylaşacağım.

Tekrar yukarıda bahsettiğim nedenlerine gelecek olursak…

PKK için neden çember daraldı ve neden bu kadar fütursuzca Avrupa’nın göbeğinde saldırılara geçtiler, onun cevabının bir kısmını sizlere sunacağım:

Daha üç gün önce Almanya'daki Frankfurt yüksek mahkemesi, PKK'nın Almanya sorumlularından bir teröristi, 4 yıl hapis cezasına çarptırdı. Kendisi hakkında 42 ayrı suçtan devam eden başka ceza davaları da var. Hessen eyaletinde 82 ayrı lokasyonda baskınlar yapan Alman Kriminal dairesi, ayrıca "Demokratisches Gesellschaftszentrum der Kurd/innen in Darmstadt" und "Föderation der demokratischen Vereine Kurdistans - KAWA" (“Darmstadt Kürtlerin Demokratik Sosyal Merkezi” ve “Kürdistan Demokratik Dernekleri Federasyonu - KAWA”) gibi kuruluşları arayarak, binlerce belgeyi topladı, hesaplarına bloke koydu, sorumluları hakkında savcılık soruşturma başlattı. Listelenen suçlar arasında en enteresanı, deprem bölgesine (derneklerin kendi tabiriyle, Kürt bölgelerine yardım adı altında) toplanan bağışların bir kısmının, Irak ve Suriye’de faaliyet gösteren PKK yapılarına silah ve benzeri araç gereç teminleri için gittiği iddia ediliyor. (Federal Alman Polis Dairesinin bilgilerine göre, Almanya’da 2022 yılında yaklaşık 14,500 PKK mensubu kişinin olduğu ve yine yaklaşık 200 bini aşan bir sempatizan havuzundan beslendikleri tahmin edilmektedir.)

Yine Fransa'da geçen yıl başlayan ve devam eden, PKK'nın finans kollarına karşı yapılan baskınlar, tutuklamalar ve yargılamaların bir kısmı uzun yıllar sürecek hapis cezaları ile sonuçlanırken, diğer bir kısmı halen devam etmektedir. Suçlamanın temelindeki 11 kişilik örgüt ekibi, birkaç yıldır Fransa içinde ‘’kampanya’’ adını verdikleri ve kendi aralarında Kürdistan vergisi olarak adlandırdıkları paraları, Fransa’da yaşayan 150,000 civarı Kürt vatandaştan, bir nevi haraç olarak kestikleri, daha sonra çatışma ve eylemlerin devam ettiği bölgelere aktardıkları belirlendi. Fransız yetkililer bu sayede sadece Fransa’nın güneydoğu bölgesinde her yıl 2 milyon Euro’dan fazla para toplandığını bildirirken, şüphelilerden bazılarının yurtdışında başka ülkelere kaçtığı ve bundan dolayı Fransız adalet sisteminin haklarında kırmızı bülten çıkarttığı da biliniyor.

Ayrıca İsveç'in NATO'ya alınırken Türkiye’nin öne sürdüğü şartlar ve işin uzun zaman sürüncemeye girmesi ve bu dönem içinde PKK mensuplarının eylemlerinin işleri gittikçe zorlaştırması, sadece Almanya'da değil, Avrupa genelinde otoritelerin ve toplumun ciddi derecede canını sıkmış, günü geldiğinde bedel ödetecekleri en başından belliydi. Nitekim İsveç bir müddettir PKK propagandası konusunda daha net tavırlar almaya başladı ve PKK finansmanı sağlayan 41 yaşındaki Yahya Göngör’ü geçen aylarda dört yıldan fazla hapis cezasına çarptırdı. Anlayacağınız, Avrupa gerek Ukrayna’da yaşadığı sıkıntılar gerekse de uluslararası konjonktürün sıkışması, Israil-Filistin çatışması, NATO gereksinimleri arasında, ayrıca Kürt militan gruplarına ayıracak ne zamanı ne finansı ne de sabrı kalmış durumda.

Belçika’daki yaşanan son olaylar çerçevesinde görüşme imkanım olan bazı Avrupalı güvenlik bürokratları, konuyu uzun zamandır çok yakın takip ettikleri, Avrupa’nın hukuk sisteminin bazı açıkları sebebiyle, özellikle dernek faaliyetleri üzerinden bir ağ kurmuş PKK’nın, diğer örgütlere nazaran yakalanmalarının daha zor olduğu, ancak özellikle Almanya’nın 2020 yılından beridir yeni metotlar kullandığı, Fransa ile bu konuda özel bir işbirliğinin olduğu ve yakın zamanda bunun içine Belçika, Hollanda, Avusturya gibi daha küçük komşu ülkelerinin de eklenmesiyle, daha hızlı ve etkin bir mücadelenin olmasının mümkün olabileceğini belirttiler. Fransız yetkiliyse, Ukrayna’daki yaşananlar sonrası Avrupa’daki güvenlik mimarisi ve refleksinin tamamen değişmeye başladığını ve eskiye oranla, bu tip örgütlenmelere, özellikle de Marksist-Leninist ideolojilere sahip yapılara karşı toleransın gittikçe azaldığını söyledi.

Europol (Avrupa Polis Teşkilatı) 2023 raporuna göre: ‘’PKK, AB içindeki aktif faaliyetlerine devam ederek, para toplama, kara para aklama, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık, tehdit, şantaj gibi çeşitli suç faaliyetlerinde bulunuyor, toplanan parayı ise ağırlıkla Kuzey Irak’ta bulunan PKK, ya da Suriye’de faaliyet gösteren kolu YPG’li savaşçılara aktarıyor. Suriyedeki Rojava ve diğer bölgelere savaşmak için giden ve son dönemde geri dönen ekstremist sol savaşçılar, ilgili ülkelerin istihbarat teşkilatları tarafından yakinen takip ediliyor’’ diye belirtiyor.

2020-2022 yılları arasında Europol grafiğinde Avrupa’daki PKK tutuklanmaları net olarak görülmekte:

(Kaynak: Europol 2023 report)

Elbette bu sıkışma PKK için sadece Avrupa ile sınırlı değil…

Son aylarda dışişlerinin yoğun diplomasisi sayesinde, Irak merkezi hükümeti ile gerçekleşen farklı anlaşmalar, Irak içinden geçecek ticari koridorun güvenliğinin sağlanması ve işin ucunda büyük yatırımların olması, PKK’nın oradaki aktivitesini hem Irak merkezi hükumeti hem de Kuzey Irak bölgesel hükümeti nezdinde daha da rahatsız edici hale getirmiştir. Güvenlik güçlerimizin son aylardaki başarılı operasyonlarıyla birlikte, birçok PKK mensubunun dağlık bölgelerden ovaya inmeye mecbur kalması ve bunların gittikçe görünür hale gelmesi, merkezi hükümet ile bölgesel hükümeti artık Türk güçleri ile ortak operasyon yapmaya itmiştir. Böyle büyük çaplı bir operasyonun sınır boyunun tamamında gerçekleşmesi, ki planlama ve açıklamalar bu yönde, PKK ile YPG’nin Suriye sınırındaki doğal bağının ve lojistiğinin tamamen kesilerek, Suriye’deki grupları tek besleme noktası olarak kalacak ABD güçlerine teslim edecektir. Bu durumda ABD için çok az sayıda Amerikan askerleri ile tutulması gittikçe zorlaşan bölgede, üstüne bir de lojistik zorluklar meydana gelecek ve son dönemde Iran ile geçişkenli aktivitelerini artıran PKK/YPG’nin, yakın zamanda tamamen o bölgede terk edilip kendi kaderine bırakılacağının sinyallerini, son günlerde gündeme düşen açıklamalarıyla ABD bürokrasisi vermeye başlamıştır.

Uzun yıllar sonra tekrardan canlanan Türkiye-ABD güvenlik politikaları görüşmelerinin son dönemdeki yoğunluğunu da bu çerçevede anlamak gerekir. Anlayacağınız, siyasi olarak hem ABD ile hem de Avrupa ile ilişkilerinde gittikçe yalnızlaşmış, her an Kabil’den ABD’nin çekilmesiyle beraber, kaçarken uçaklara tutunan işbirlikçi Afgan Milli Ordusu mensupları durumuna düşmek üzere olan PKK/YPG teröristlerini, şimdiden korku esir almış ki, Avrupa’da farklı şehirlerde ortalığı ateşe vererek, akıllarınca Avrupa’ya ‘’bize sahip çıkmazsanız, savaşı buraya getiririz’’ mesajları vermeye çalışıyor ve bunu yaparken de, vatandaşlarımıza kalleşçe saldırıyorlar. Ama demişler ya ‘’korkunun ecele faydası yoktur’’ diye… işte öyle bir son bekliyor.

PKK mensupları Avrupa’da ya da başka ülkelerde istedikleri kadar olay çıkartsınlar, şunu asla unutmamalıdır:

‘’Sen ancak hizmetkarı olduğun beylerin düşmanlarına ateş ettiğin müddetçe makbulsün. Okları eline tutuşturanlara döndüğün an, demokrasi de biter, insan hakları da…’’

 

 

 

2024-03-26 Harun Reşit Aydın

Türkler ölüyor

30 yıl önceydi. Çocuktum. Dün gibi dehşeti hatırlıyorum. Televiyzon başında Almanca okunan haber bugün bile kulaklarımda çınlıyor: ‘’Nie wieder’’ (Bir daha asla) diyordu muhabir. Bir daha asla. Ders alındı zannediyordum. Bir daha asla yabancı düşmanlığı yapılmayacaktı, bir daha yuvalar yakılmayacak,...

Harun Reşit Aydın 2024-04-07